Tarihin en eski hastalıkları arasında yer alan ve günümüzde de insanlar arasında yaygın olarak görülen uyuz hastalığı tüm dünyada artışını sürdürüyor. Türkiye’deki uyuz vakalarında son 3-4 yılda, geçmişe oranla ciddi bir artış yaşandığını söyleyen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zekayi Kutlubay, deprem sonrasında afet bölgesindeki yaşam koşullarında yaşanan aksaklıkların, hijyen kurallarının yeterince uygulanamamasının ve toplu yaşam gibi koşulların bulaşıcılığı yüksek uyuz hastalığının artışında önemli bir etken olacağının altını çizdi.
Prof. Dr. Kutluay, uyuz hastalığı teşhisi konulan bir kişinin aile bireylerinin, aynı evi, ortamı paylaştığı veya sürekli temas halinde olduğu kişilerin de eş zamanlı olarak tedavi edilmesi gerektiğini kaydetti.
“UYUZ, BİRİNE BULAŞTIĞINDA BELİRTİLERİ HEMEN ÇIKMIYOR”
Son yıllarda Dünya Sağlık Örgütünün ‘ihmal edilmiş tropikal hastalık’ olarak tanımladığı ve Türkiye’de de pandemi sonrası yüzde 50 artış yaşanan uyuz hastalığı salgın şeklinde varlığını sürdürmeye devam ediyor. Uyuz hastalığı ve hastalığın yayılma hızı ile ilgili bilgilendirmelerde bulunan Prof. Dr. Kutlubay, konuyla ilgili şunları söyledi:
“Uyuz yaklaşık 0,2 milimetre büyüklüğünde, kirli beyaz renkte bir parazittir. Özellikle, ellerde, parmak aralarında, el bileğinde, vücudun kıvrım bölgelerinde, erkeklerin genital bölgelerinde; penis ve torbalarda, kadınların meme başı bölgelerinde karşımıza çıkar. Kimi zaman kaşıntılı ve kırmızımtırak döküntü şeklinde kimi zamansa el parmak aralarında veya el bileğinde su toplayan kabarcıklar şeklinde meydana gelir. Ya da tünel dediğimiz deri altında 5-15 milimetre uzunluğunda deriden kabarık çizgiler şeklinde oluşabilir. Uyuz, direkt parazitin bulaşmasıyla ortaya çıkar. Bir kişiden başka bir kişiye bulaşması için en az 15 dakika sıkı bir temas şarttır. Tokalaşma ve 5-10 saniye yan yana durma ile kolay kolay bulaşmaz. Uyuzun bulaşması için aynı yatakta yatmak, sarılmak, yan yana oturmak, tokalaşmak gibi temas gerekiyor. Ayrıca uyuz hastalığına yakalanmış birinin eşyasını yıkamadan kullanırsanız ya da yatağında yatarsanız hastalığın size de bulaşma riski var. Uyuz, birine bulaştığında belirtileri hemen çıkmıyor. Kaşıntının ve belirtilerin ortaya çıkması için en az 15 günlük bir süre geçmesi gerekiyor, 2’nci ya da 3’üncü kez uyuza yakalanmanız durumunda bu süre 48 ya da 24 saate kadar inebiliyor.”
“SON BİRKAÇ YILDIR PİYASADA MEVCUT OLAN İLAÇLARA KARŞI BİR DİRENÇ MEVCUT”
Son birkaç yıldır uyuz vakalarının daha sık görülmeye başladığını belirten Prof. Dr. Kutluay, “Özellikle 5-6 ay içinde uyuz belirtileri ve uyuz tanısıyla bize gelen çok fazla hasta var. Son birkaç yıldır piyasada mevcut olan ilaçlara karşı bir direnç mevcut. Aslında hastalara doğru tanı konuluyor, hastalar doğru ilaçları kullanıyor ama bahsi geçen direnç yüzünden ilaçlar fayda etmediği için tam tedavi gerçekleşmiyor. Yarım tedavi yapıldığı zaman da hastalar uyuzu kolay bir şekilde hem ailelerine hem de yakın çevrelerine bulaştırıyorlar. Bana 5-6 doktora gitmiş, doğru tedavi almış ama buna rağmen iyileşmeyen birçok hasta geliyor. Biz uyuzun tedavisi için Majistral dediğimiz yapma ilaçlar yaptırırdık ve hala da yaptırıyoruz. Bahsi geçen yapma ilaçların içinde kükürt, katran gibi maddeler vardır, bundan dolayı kötü koksa dahi uyuzu iyi tedavi eder. Hastalarımıza bunları kullandırtıyorduk, bunlar sayesinde de tedavileri gerçekleşiyordu” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE PİYASASINA GİREN BİR İLAÇ SAYESİNDE AĞIZDAN UYUZU TEDAVİ EDEBİLİYORUZ”
Kutlubay uyuz hastalığının tedavisiyle ilgili yeni bir gelişmeyi de paylaştı:
“Türkiye piyasasına giren bir ilaç sayesinde ağızdan uyuzu tedavi edebiliyoruz. Bu ilacın, 15 kilogramın altına verememe, çocuklarda kullanabilme, her 15 kilograma bir tablet verme gibi belirli kuralları var. Ana maddesi ivermektindir ve bu madde değişik hastalıklarda kullanılan etkili bir maddedir. İvermektini hap olarak kullanarak uyuzu içerden yok edebilir ve henüz direnç gelişmediği için etkinliğinden sonuna kadar faydalanabilirsiniz. İhtiyaca göre 1 hafta 10 gün sonra aynı dozu tekrar kullanabilir hatta ivermektin tabletini isterseniz solisyon olarak eczacıya hazırlatabilir ve beraberinde ondan da yararlanabilirsiniz. Daha önce piyasadaki ilaçlara karşı bir direnç olduğundan bahsetmiştik. Etkileri çok zayıftı ama ivermektine karşı herhangi bir direnç gelişmediğinden dolayı şu an da uyuza karşı elimizde güçlü bir silahımız var. Bir aydan fazla süredir eczanelerde mevcut. Reçete ettiğiniz müddetçe eczacılardan rahatlıkla temin edebilirsiniz. Diğer tedavilerle hastaları ne kadar çok uğraştırırsanız bu ilaç ile o kadar kısa sürede tedavi edebiliyorsunuz.”
“UYUZ HASTALIĞININ EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ GECE KAŞINTISIDIR”
Uyuz hastalığının belirtilerine ve çeşitlerine de değinen Prof. Dr. Kutluay, “Uyuz hastalığının en önemli özelliği gece kaşıntısıdır. Dişi parazitler genelde geceleri tünel kazma işini yapar. Bu yüzden hastayı gece uyutmaz ya da uykudan uyandırır, bütün gece kaşındırır. Gece kaşıntısı uyuzda esastır. Bir kişide gece kaşıntısı; parmak aralarında, el bileklerinde vücudun kıvrım yerlerinde ya da erkeklerin genital bölgesinde birtakım döküntü, kızarıklık ve kaşıntı izi varsa bu hasta yüzde 100 uyuzdur” dedi.
“HİPERKERATOTİK UYUZUN TEDAVİSİNDE DE KESİNLİKLE İVERMEKTİN KULLANILMALIDIR”
Prof. Dr. Kutluay, Uyuz hastalığının bir başka çeşidi olan Hiperkeratotik uyuz ile ilgili de şu bilgilendirmelerde bulundu:
“Bağışıklık sistemi düşük, HIV pozitif, AIDS, ağız yoluyla kortizon kullanan hastalarda kişinin kaşıntısı ya çok gelişir ya da hiç gelişmez. Kaşıntı bir savunma mekanizmasıdır. Kaşıyarak paraziti vücuttan uzaklaştırıyor, tırnağınızla onu öldürüyorsunuz. Hiperkeratotik Uyuz hastalarında ise kaşıntı gelişmez. Bu yüzden parazitin sayısı milyonları bulabiliyor, vücuttaki döküntüler de yaygın kabuklu yaralar tarzında oluşabiliyor. Hiperkeratotik uyuzun tedavisinde de kesinlikle ivermektin kullanılmalıdır.”
Kaynak: Hurriyet